Thursday, November 30, 2006

stardust..

saçlarımı turuncuya boyatınca.. yeniden solmuş mandalina gibi oldum... malum mevsim de kış... bide dün gece taksimde çoraplarıyla yürüyen bendim... aslında umut bana benden daha çılgınsın gazını vermeseydi o acıya daha fazla dayanırdım ama o öyle diyince bi güven geldi ben herşeyi yaparım diye... btn istikallin maskarası olmam için meğer bi ayakkabı çıkarmak yetermiş. bi dahakine eteğimi çıkarıyım diyorum... ahahahha...
bide ben invisible olduğumu kabullenmiştimde neden blogumda bundan etkilendi... blogcamiasınında en gorunmez karakteri oldum: ) çocukkkk seninde halaa peşindeyim vazgeçmiş diilim.. haberin olsun okuyosan eğer: )
stardust
stardust
stardust çünküüüüü

Tuesday, November 28, 2006

rüyanın taşıdığı gerçekk

rüyamda.. bir çocuk kim olduğunu hatırlayamadığım onunla daha fazla kalayım diye bana ama sana 3 şişe şarap aldım hatta birinide açtım.. diyordu..
ve sonucunda amacına ulaştı..
ne ki bu şimdi?
utanıyorummmm...
eskıden olsam.. eskı ben mesela.. sahi ole biri warmı?
eskıden ben benmıydım.. bu kdar wurdumduymaz bu kadar dik başlı..
asi, kibirli... yani bende eskidim sonunda sahiden?
21 yasıma bir kac ay kaldı.. we hergun yanımda tasıdıgım koskoca "0"mla..
canım 0m beniim. siz başardınız we gittiniz se.
ben de hala burdaysam istemediğimden değil. çabam yoktu benim.. hiç olmadı.
sefa pezevengiyim ben..(kendine böyle diyen çok şeker bi adam tanıyorum ben.. aslında çok benziyoruz ama daha bilmiyor o!)
keyfimle akmalıyım... bütün gün sokaklar..
dün boyu içilen yumuşacık caffe latte ler akşama doğru açılan şarap şişeleri.
evet! doğru! çoğu yalnız içilen. ve yalnız geçirilen günler. keyiflidir çünkü yalnız olmak.
aksi bir fikir ortaya atamaz yalnızlığınız. ne derseniz o olur..
ben öyleyimdir mesela.. dediğim olmazsa yırtılırım.
şımarıklık değil ama bu. kalbim kırılır. içim içimi çözse sizde kolaylayacaksnız biliyorum..
eskiden olsa diyordum.. eskiden olsa mutlu olmam kolaydı.. cumartesileri gece çıkar çakır keyif olurdum..
alışverişlerim birçft converse we bol pantalonlardan oluşurdu... dizilerim vardı takip ettiğim. ve koskocaman
bir sorumluluk duygum... şimdiyse eskidikçe. yetmez oldu hiçbiri. tv dizileri beni kesmez. alışverişlerde gözüm
bir çift stiletto dan başkasını görmez param asla onlara yetmez oldu. sabahları güzel bir kahve eşliğinde bir kaç satır
okumadan günüme başlayamaz oldum. sonra sarhoşluk bedenime alıştı. yerleşti beni sevdi. eski cumartesi gecelerimin yerini
haftanın her akşamı keyfi aldı... son dönemde iice brahms manyağı olmamla beraber ruhuma birde herdaim sessizlik yerleşince.
susar okur dinler gezer keyif alır para harcar oldum.. ne gelecek kaldı ne birşey. kendime duyduğum saygı büyüdükçe önüme çıkanı
aşağılar olunca birde.. böyle koskocaman bir o la istanbuull öyle de güzelki bir bilseniz..muhtemelen benide bir kuyu bekliyordur biryerlerde...??

Wednesday, November 22, 2006

güneşlistanbulisteklerikarmaşasıvs


eski bir arkadaşım.. çok eski şimdi. çoğuda uzaktalar ve neden gittiniz diyorum hep içimden..- yoksa ben miydim yine giden?- beni nile benzetmişti. neden biliyormusunuz? kendimi savunuyorum diye. genelde kadınların çoğunun çok yapmadığı birşey olduğundanmıdır? alışık değil erkekler buna, en azından benim etrafım...hepsinin beklediği sessizlik, bir tür boyuneğiş, mecazi kapanışlar, anlamsız utanışlar. bende direniyorum kendimce. ondanmıdır? bu mütemadiyen başarısızlığım insan ilişkilerinde. asi mi oldum şimdi? neyin kimin düzenine uymaya çalışıyoruzki. kimin bu kurallar. hangi yüce insanın.. kime karşı koyduğumu bile bilmiyorum...
birşeylere.
kendimce.
sonucu olacakmı bu direnişimin içimde.
puantiyeli bir ayakkabı istiyorum kırmızı. minicik bir elbise.
sokaklarda doya doya sigara içmek istiyorum
yüksek sesle müzik dinlemek
bir racing üzerinde 300le gitmek!
günlerce uyumamak sonra da bir daha uyanmamak.
biraz susalım da sessizlenelim..
duymayalım bilmeyelim.
umursamayalım istiyorum..
ve birazcık saygı benim rengime.
kim bilir belkide çok şeydir istediklerim sahi..
sonuçta şımarık bir prensesim ben
öyle değilmi?

4 "broken poetry"

hayatıma girişiyle beni nefessiz bırakan.. ne kadar anlamsız kaldım onun yanında.
yanında olmak bile anlamlandıramadı beni.
masmavi pasparlak, karamel gibi. korkularıyla ve çelişkileriyle.
sessiz uyanışıyla keskin gürültüsüyle. pırılpırıl inanışıyla , sert çıkışlarıyla. içimde yeniden piyano çalmak içimde yeniden müzikler. bi gökyüzü gibi ve uzanan çayırlar. o çayırlar hep ordalarmışda ben bilmiyormuşum meğer. nerelere uzanabilirmişim, ben ve düşlerim.
ne olmayacaklara inanabilirmiş insan küçük bir sürpriz arkası. ne olmayacaklar oldurulabilirmiş.
kalbim kırpıktı bir kaç zaman öncesine kadar. yalnız ve ıssızdım kendimce. ama şimdi. nasılda kış gelmesi yeni bir yıl yeni başlangıçlar. en sevdiğim mevsimime veda ederken ben. bana yeniden ben olduğumu hatırlattı farkında bile olmadan. nasıl bir güç bu! nasıl bir inanç... adam farkında bile değilsin sen.. ne yazık. ve dostlar sanıyorsunuzki aşığım ben ona. ama aşk diil bu.
daha canlı daha renkli ve gürültülü.. kafamda davul çalıyor şimdi. birşeyler öğretecek belki bana daha. sonra o hayatına devam edecek. bende.
bir uyku..
bir uyanış..
bir ayrılık.
bir korku.
tek bir öpücük.
karamel gibi
şiirimin kırılma noktası.
siz kış geliyor sanıyorsunuz.
benim içimde ne baharlar war....

ilk düşen kar.......




enseme bir kartanesi düştü..
gök yüzünden değilsede. ve değilsede bembeyaz..
genede benimm.
evet !! o benim!
o bana ait ilk kar tanesi.
resmi olarak.. herkese duyrulur.
şimdi kartanem bedenime yapışık olarak
we hepde orada kalacak bilerek..
pek bi mutlu mesut
acı çekebiliyorum..sonunda..


tanrım ne büyük güven oldu bu şimdi bana..
meğer hep ihtiyacım olan şey bu miniminacık noktaymışda benim...
daha yeni haberim olmuş..


yalnız. hiçbirşey için geç değil işte.


şimdi beraberiz kartanemle.


minik kartanesi bedenimde.


kasım ayı bitiyor işte. yakında arkadaşlarıda gelicek yanımıza..


yumuşacık olacak heryer. tertemiz. yaşanmaz.


imkanskızlıkları ne kadar çok seviyorum ben!!


biliyorsunuz sizde....