Thursday, January 18, 2007



bu teomanın rüyalar oteli şarkısı. sanki üzerimde siyah bi elbise war elimde bir kadeh kırmızı.. odamda tek başıma dans ediyorum... sonra sevdiğim arıyo, yüzünü çizebiliyim bi daha kağıda diye . sesi nasıldı unuttum ya sanki hatırlayayım diye .. bir daha unutmiyim için. izin vermicek. Bir daha asla izin vermicek aklımdan bir saniyeliğine bile çıkmaya. dayanamıyacakmış buna.. teomanın depresif sesi.. odamda hala dansediyorum.. nasılda güzel o kırmızılık onu hatırlayınca. cıldırıcak gıbı oluyorum bazen onsuzluktan. sussam anlatmasam hep şarap içsemde bir yerlerimde o hissi onun...

yıllar öncemiydi sahiden. yada bir kaç ay mı oldu. Ne zamandı bana bunları yaşatması, da ben başa sar gene hatırla .. ne güzel bi adamdı. farkındamıydıda ondan mı utanırdı bu kadar sen benden bile güzelsin dediğimde.. işte yine teoman gibi yanında çirkin kalırdım ben. dokunmak ona. onu harcamak gibi olurdu.. hayır efendiiim yakışıklı değilsin sen...SEN GÜZELSİN. Resimsin sen. matisse renklisin... herseyde olmandan nasıl nefret edıyorum artık.. bır oyun oynardık... bırbırımızın yuzune dkunur gozlerımız kapalıyken.. neresı oldugunu bılmeye calısırdık. hala parmak uclarımda. ensen burnun. dudagının kıwrımı..aylar sonra.

ne anladım sonunda pekı... benım karsımdakı boyle guzel olunca ben ızlemekten hıc duymamısım ki onu....oysa onca zaman bana neler demıs... gıderım demıs, aldatırım demıs. ben guzel herseyı ısterım de demıs. bense benım guzelım tek dıye ızlemısımde durmusum.. evet aylar sonra teoman hatırlattı bana. yazmalıydım anlatmalıydım... bende gıttım o ruyalar otelıne! bende gıttım bır daha baskasının benı asla goturemıyecegı o yere... guzeldi. gitmedim diyene uzulurum...

bende mii??

ellaaaaaaa bende sobelendim.. derya yazıyım dıeee dımııı hrrrrrrrrrrrr
1- ben hala sapık gibi ace of base dinliyorum.. life is a flower falan. hatta derya boyle bı kasetını almıstım senın ortaokulda o gunden beri. uyanır uyanmaz eger moralım bozuksa. ı saw the sıgn. 90 lar benı benden alıyo ne yalan solıyım(:
2- insomniayım.. gunlerce uyumadıgım oluyor we malesef kı bunu sadece ıckı ıcerek yenebılıorum. kımseyede soylemıorum benım ıcın sacma sapan hayat planlamaları yapıp darlandırıcaklar gene dıye. cok duzensız yasıyosun dıyen herkesın kendı duzenını onlara ıade etmek ıstıyorum. ben bu sacma hayatımla mutluyum: ) hrrr
3- Sokakta GUZEL bı warlık gorursem laf atar doner bakar mutlu olurum. gunum guzel gecer. guzel herseyı cok sewerım. ama deısık cınsel egılımlerım yoktur. estetık manyaklıgıdr bu. guzel kadınlar ıyıkı wardırlar guzel sokaklar we tabıkı cıceklerde. ama favorım gercekten guzel erkeklerdır kı bence hıc bırı kabul etmese ben guzel degılım yakısıklıyım desede.. gayette guzelsınız ıste.
4- eskı sevgılım hayatımın askıydı.. artık ask hayatım konusunda bır umıdım yok. we hatta soyle solıyım. annem le babamın (ayrılar)we kız kardesımle erkek kardesımın 4nunde pamuk gıbı sewgılılerı war. muhtesem bır ask hayatları da dıyebılırıs. tek yamuk yumuk hayatlı benım. we gıcık oluyorum. haın planlarım yok degıl.
5- blog camıasının en az okurlu warlıgıyım. bundanda cok utanıyorum. ama hooop dıye comment yazmak da bana gore bı gırısım degıl. asosyalıgımın zırwelerındeyım zaten buara. ezıklenmekten yazmayı bırakıyorum bıle dıyım. we hatta bazılarınız o kadar guzel yazıosunuz kı
edebıyat okuduguma pısman olucam nerdeyse. favorım lavender dılara.. herkesıde takıp edıorum yanı...
oldumu deryık hanım(: yazdık ıste.

Thursday, December 28, 2006

persembe sabahı yazısı

yılın son carsambası neden onemli... cunku carsambalar eglenceli geçer. çarşambaları mojo da circus çıkar. circus çok iyi ve sevdiğimmis bi gruptur ve moco da turkiye sınırları içerisindeki en rahat we en keyifli gece klubu dur (bence!) orası ozgurdur, orda yargı mınımumdur... ınsanlar esıttır kımse kımseye cok da hayran olmaz sadece takılır we muzık dınlersın.. bırı bırıyle tanısmak ısterse gıder we tanısır karsı taraf ıstemezse ustelemez cunku zaten hayat boyle olmalıdır. rahat we yumusak. gunun ıcındeyada belkıde en azından haftanın bırazcık telassız olmalı ınsan. kasılmadan eglenebılmelı. "kım ne der"--- "kım ne dusunur" telası olmaksızın gulebılmelı,içebilmeli dans edebilmeli... ben çok dağıtırım. hakıktenn gecenın hakkını werırım. ıckının de muzıgınde ama bu mocodayken ertesı sabah uyandıgımda vıcdanım sızlamaz cnk bılırım oranın ahalisi yargılamaz. yargılayamaz cunku kendısıde oyledır. zaten oraya alısırsan bır sure sonra tanırsın yuzlerı, ister istemez gulumsersın, isimler ogrenılır zamanla kadehler tokusturulur. Evet! belkı sokakta gorsen tanıyamayacagın o ınsanlar moco koyundekı komsularındır. senı sevenı sevmeyenııyle ama onemlı olan umursamayan ınsanlar sevmedıklerını umursamazlar.. umursamayanlar barıscıldır, telassızdır. umursamayanlar umursayanları anlayamaz- nerden geldım umursamaya bılemedım..
neyse dun masal kızla bırlıkte tul eldıvenlerımızı gıydık.. onun kıler amsterdamdan cıkma benımkıler anane sandıgından.. herkese de dedıkkı bugun eldıven gunu(: ve bolca ıctık dans ettık. 2006 yılının son moco carsambasının hakkını werdık dıe gulumsuuyorum sımdı. masal kızı ankaraya donecek oradanda gerı hollandaya belki. ama onunla baslayan yıl onunla bitti işte. ve bır kez daha anladımki onunla ben bi başka eğleniyorum biz fenaa bi ikiliyis.
gece sonunda yeni bir şapkam oldu(: ve guzel bir geceye dair anılarım, bulanan bir miğdem bolcada eskı dostun yuzu hatırlandı.. ınsanları tanımayı we yargılamamayı o kadar cok sevıorumki.. öpüşün sevişin bolca alkol bolca sigara. hayata bir kez geldik. ve 20 li yaşlarda bitecek gibi şimdiden... ne yaparsak ne eglenırsek ne basarırsak yanımıza kar.

Tuesday, December 5, 2006

leş baarın ablaları neredeler?

yemek olayını başarıyla atlattım sanırım.. en azından herkes doyduysada benim moralim bozuldu. insanlar yemek yemekten çok benimle ilgilenmek zorunda kaldılar. son dönemde insanların hal ve hareketlerini terbiyesizlik sınırları içinde incelemek huyum oldu k ben en büyük terbiyesiz ve düşüncesiz insan olarak.. çık çık bu yapılmaz ama ne kadar ayıp diyip duruyorum... anneanemden kalma inci kolyemi yere fırtlatan bir öküz veya beni tacizciymişim gibi taciz eden canım geceklübünün CANIM bodyguard bozuntusu vs vs. şu gördüğüm son muamelelerden sonra. kendimi leş ve ititlip kakılmış hissediyorum.. hayatım darmadağın zaten.
artık kendime yarattığım okul tatilimin bitmesi lazım. yok sa sınıfta kalacağım "bahara hergün tatil " yüzünden. odamı da toplamam lazım. bütünn haftasonu ne giyilecek merasimimizden sonra aldığı hal içler acısı günlerdir kanepede uyuyorum.. bunları bu gün yapmalı gidip yün almalı yeniden spor yapmaya başlamalı kafayı artık internetten bedeni alkolden arındırmalı. hayat olmaktan çıktı benimki. beni sallayıp kendime getiren ablalarım kaçışırsa dünyanın 4 bir yanına olacağı budur: ) bakınız iyice başı boş kaldım. leş oldum.. utanın utanınn.. özledim sizi çok.. dönün artık noolurrrr

Saturday, December 2, 2006

şimdi yemek pişirmem lazım... çünkü akşam yemeği düzenliyorum en iyi dostumun doğum günü şerefine... benim kadar mutfakla alakası olmayan bir insanın sanki hiç bulaşmaması gereken birşeymiş buda ben şu son 2 saatimde farkediyorum.. salon toplanmalı.. içkiler pasta ayarlanmalı,şarap kadehleri yıkanmalı.. giyinmelii hazırlanmalı.. neyi unuttum derken? yemek yapmayı.. hani hiç bilmediğim ymk yapmak.. kitabı alıyorum eviriyorum çeviriyorum da yok! ben bunlar ne bile bilmiyorum.. en iyisi makarnaysada onu da hiç becerememki... bir bütün olur.. kötüyüm kendi içmde kabullenmişimde insanlar bilmese daha iyi değilmi bu beceriksizliğimi..ne diye bulaştım bu işe. herkes aç kalıcak paniğindeyim ve hala oturmuş burda blogyazıyorum.. herkes aç kalıcak. doyanlar zehirlenicek. gece erkenden biticek.. zavallı dostuuum... doumgününün katili olacağım!!!
ikinci bir seçenek ise yemek sepeti sanırım.. baya bi pahalıya mal olacak olsada. kurtarabilir mi beni? nerden çıktı ki şimdi insanları yemeğe çağırmak. ne kadar kendime kızsamda , hala bu fikri seviyorum. sanki biraz daha büyümüş olucam bu işi atlatırsam. birde o kadar akşamdan kalmayım ki anlatamam.. elimde biram ve bir yemek kitapı.. içilen bir dolu sigara ardından.. minik elbisemle beni izlemeye geliyorsunuzda haberiniz yok.. ne yemeğğğii? ben yemek yememkiii: ) sizde yemeyi verirsinizzz artık..

Thursday, November 30, 2006

stardust..

saçlarımı turuncuya boyatınca.. yeniden solmuş mandalina gibi oldum... malum mevsim de kış... bide dün gece taksimde çoraplarıyla yürüyen bendim... aslında umut bana benden daha çılgınsın gazını vermeseydi o acıya daha fazla dayanırdım ama o öyle diyince bi güven geldi ben herşeyi yaparım diye... btn istikallin maskarası olmam için meğer bi ayakkabı çıkarmak yetermiş. bi dahakine eteğimi çıkarıyım diyorum... ahahahha...
bide ben invisible olduğumu kabullenmiştimde neden blogumda bundan etkilendi... blogcamiasınında en gorunmez karakteri oldum: ) çocukkkk seninde halaa peşindeyim vazgeçmiş diilim.. haberin olsun okuyosan eğer: )
stardust
stardust
stardust çünküüüüü

Tuesday, November 28, 2006

rüyanın taşıdığı gerçekk

rüyamda.. bir çocuk kim olduğunu hatırlayamadığım onunla daha fazla kalayım diye bana ama sana 3 şişe şarap aldım hatta birinide açtım.. diyordu..
ve sonucunda amacına ulaştı..
ne ki bu şimdi?
utanıyorummmm...
eskıden olsam.. eskı ben mesela.. sahi ole biri warmı?
eskıden ben benmıydım.. bu kdar wurdumduymaz bu kadar dik başlı..
asi, kibirli... yani bende eskidim sonunda sahiden?
21 yasıma bir kac ay kaldı.. we hergun yanımda tasıdıgım koskoca "0"mla..
canım 0m beniim. siz başardınız we gittiniz se.
ben de hala burdaysam istemediğimden değil. çabam yoktu benim.. hiç olmadı.
sefa pezevengiyim ben..(kendine böyle diyen çok şeker bi adam tanıyorum ben.. aslında çok benziyoruz ama daha bilmiyor o!)
keyfimle akmalıyım... bütün gün sokaklar..
dün boyu içilen yumuşacık caffe latte ler akşama doğru açılan şarap şişeleri.
evet! doğru! çoğu yalnız içilen. ve yalnız geçirilen günler. keyiflidir çünkü yalnız olmak.
aksi bir fikir ortaya atamaz yalnızlığınız. ne derseniz o olur..
ben öyleyimdir mesela.. dediğim olmazsa yırtılırım.
şımarıklık değil ama bu. kalbim kırılır. içim içimi çözse sizde kolaylayacaksnız biliyorum..
eskiden olsa diyordum.. eskiden olsa mutlu olmam kolaydı.. cumartesileri gece çıkar çakır keyif olurdum..
alışverişlerim birçft converse we bol pantalonlardan oluşurdu... dizilerim vardı takip ettiğim. ve koskocaman
bir sorumluluk duygum... şimdiyse eskidikçe. yetmez oldu hiçbiri. tv dizileri beni kesmez. alışverişlerde gözüm
bir çift stiletto dan başkasını görmez param asla onlara yetmez oldu. sabahları güzel bir kahve eşliğinde bir kaç satır
okumadan günüme başlayamaz oldum. sonra sarhoşluk bedenime alıştı. yerleşti beni sevdi. eski cumartesi gecelerimin yerini
haftanın her akşamı keyfi aldı... son dönemde iice brahms manyağı olmamla beraber ruhuma birde herdaim sessizlik yerleşince.
susar okur dinler gezer keyif alır para harcar oldum.. ne gelecek kaldı ne birşey. kendime duyduğum saygı büyüdükçe önüme çıkanı
aşağılar olunca birde.. böyle koskocaman bir o la istanbuull öyle de güzelki bir bilseniz..muhtemelen benide bir kuyu bekliyordur biryerlerde...??

Wednesday, November 22, 2006

güneşlistanbulisteklerikarmaşasıvs


eski bir arkadaşım.. çok eski şimdi. çoğuda uzaktalar ve neden gittiniz diyorum hep içimden..- yoksa ben miydim yine giden?- beni nile benzetmişti. neden biliyormusunuz? kendimi savunuyorum diye. genelde kadınların çoğunun çok yapmadığı birşey olduğundanmıdır? alışık değil erkekler buna, en azından benim etrafım...hepsinin beklediği sessizlik, bir tür boyuneğiş, mecazi kapanışlar, anlamsız utanışlar. bende direniyorum kendimce. ondanmıdır? bu mütemadiyen başarısızlığım insan ilişkilerinde. asi mi oldum şimdi? neyin kimin düzenine uymaya çalışıyoruzki. kimin bu kurallar. hangi yüce insanın.. kime karşı koyduğumu bile bilmiyorum...
birşeylere.
kendimce.
sonucu olacakmı bu direnişimin içimde.
puantiyeli bir ayakkabı istiyorum kırmızı. minicik bir elbise.
sokaklarda doya doya sigara içmek istiyorum
yüksek sesle müzik dinlemek
bir racing üzerinde 300le gitmek!
günlerce uyumamak sonra da bir daha uyanmamak.
biraz susalım da sessizlenelim..
duymayalım bilmeyelim.
umursamayalım istiyorum..
ve birazcık saygı benim rengime.
kim bilir belkide çok şeydir istediklerim sahi..
sonuçta şımarık bir prensesim ben
öyle değilmi?

4 "broken poetry"

hayatıma girişiyle beni nefessiz bırakan.. ne kadar anlamsız kaldım onun yanında.
yanında olmak bile anlamlandıramadı beni.
masmavi pasparlak, karamel gibi. korkularıyla ve çelişkileriyle.
sessiz uyanışıyla keskin gürültüsüyle. pırılpırıl inanışıyla , sert çıkışlarıyla. içimde yeniden piyano çalmak içimde yeniden müzikler. bi gökyüzü gibi ve uzanan çayırlar. o çayırlar hep ordalarmışda ben bilmiyormuşum meğer. nerelere uzanabilirmişim, ben ve düşlerim.
ne olmayacaklara inanabilirmiş insan küçük bir sürpriz arkası. ne olmayacaklar oldurulabilirmiş.
kalbim kırpıktı bir kaç zaman öncesine kadar. yalnız ve ıssızdım kendimce. ama şimdi. nasılda kış gelmesi yeni bir yıl yeni başlangıçlar. en sevdiğim mevsimime veda ederken ben. bana yeniden ben olduğumu hatırlattı farkında bile olmadan. nasıl bir güç bu! nasıl bir inanç... adam farkında bile değilsin sen.. ne yazık. ve dostlar sanıyorsunuzki aşığım ben ona. ama aşk diil bu.
daha canlı daha renkli ve gürültülü.. kafamda davul çalıyor şimdi. birşeyler öğretecek belki bana daha. sonra o hayatına devam edecek. bende.
bir uyku..
bir uyanış..
bir ayrılık.
bir korku.
tek bir öpücük.
karamel gibi
şiirimin kırılma noktası.
siz kış geliyor sanıyorsunuz.
benim içimde ne baharlar war....